Benim değil, Senin istediğin olsun
“Baba, mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, Senin istediğin olsun.” Matta 26:29
İsa'nın çarmıha gerilmeden önce bu duasını Getsemani Bahçesi'nde yaptığını biliyoruz. Çarmıhtan kaçınmak (ve yine de insanlığı kurtarmak) mümkünse, geçmesine izin vermesi için dua etti. Ama görünüşe göre, kurtulmamızın tek yolu Mesih'in ölmesiydi. Başka bir yol mümkün değildi. Ölmeyi bırakabilirdi ama o zaman hala günahlarımızın içinde olurduk.
Duasının sonunda Mesih'in kabulünü görürüz - bizim için ölmeden önce kendi kendine ölmek. “BENİM DEĞİL, SENİN İSTEDİĞİN OLSUN.”
Gerçekten zor bir zamanla karşı karşıya kaldığımızda mümkünse Tanrı'dan kâsenin geçmesine izin vermesini isteyebiliriz. Fakat zorluk geçmiyorsa, kabul etmeliyiz ki Tanrı kendi amacını elde etmek için bu yöntemi seçmiştir.
Hatta bu sonuca başka türlü ulaşılamayacağını bile varsayabiliriz. Ama bu teslimiyet sadece fiziksel olarak kalmaz, kalpte de teslimiyet olmalıdır. Kendin için ölmek ve Tanrı için yaşamak - Benim iradem değil, Senin iraden olsun.
Maalesef bu teslimiyete karşı iç mücadelemiz başlar ne zaman ki yapılan iradenin Tanrı'nın değil, bir başkasınınki olduğunu düşünmeye başlarsak.
Ya RAB, bütün yüreğimle sana şükredeceğim,
Yaptığın harikaların hepsini anlatacağım.
Sende sevinç bulacak, coşacağım,
Adını ilahilerle öveceğim, ey Yüceler Yücesi!
Mezmur 9:1-2
Heather Jean Torosyan