Köksüz Sevinç

IMG_6345.jpg
 

“Kayalık yerlere ekilen (tohum) ise işittiği sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir. Böyle biri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer. " (Matta 13: 20-21)

Bu benzetme Markos 4: 16-17 ve Luka 8: 13'te de tekrarlanır. Luka bölümünde "zulüm" yerine "denenme" kelimesi kullanılır. Bu elbette ekicinin (ve toprakların) benzetmesidir ancak bu alıntının odak noktası, Tanrı'nın sözünü sevinçle alan topraktır. Söz vaaz edilir ve ona karşı sevinçli bir cevap alınır. Fakat kök olmadığı için, bu sevinç geçici olur. Sadece biraz sıkıntı, biraz zulüm, bu sevinçli iyi haber alıcısını alıp götürür. Sevincini yerinde tutmak için lazım olan kökü olmadığından, kurumuş tamburlu otu gibi uçar gider.

Bu yüzden, birçoklarımız böyle kolayca inanan insan kitlelerinden ve bu tür vaazlardan, toplantılardan şüphe duyarız. Çünkü bir çokları bu iyi haberi (Müjde'yi) almak için gelir, ve sevinçle dolarlar. Ama bu sevinçleri uzun sürmez. Müjde'yi vaaz edenler de bunun böyle olduğunu, tohumlarının hepsinin iyi işlenmiş toprağa inmeyeceğini bilir. Fakat bu, tohumların her yere ekilmemesi gerektiği veya kitlesel vaazların, toplantıların boşa olduğu anlamına gelmez.

Işığın çocukları olarak, biz imanlılar, Müjde tohumlarını her yere ekmekten geri durmak yerine, çevremizdeki toprağı tohumlar için hazırlamaya, taşları, dikenleri ve Müjde'ye karşı olan tüm engelleri kaldırmaya çalışmalıyız.

Heather Jean Torosyan

Previous
Previous

Pavlus'un Tanrı’nın isteğinin bilgisiyle dolmamız için duası

Next
Next

Nezaket - Yumuşak Huyluluk